%20(76_5%20x%2014%20cm)%20(2).png)
Çekya-Prag
Yıllardır gezmek için bilet fırsatı kolladığımız Arnavut kaldırımları, bir anda yükselen gotik kuleleri ve kendine has mimarisiyle herkesi büyüleyen şehir Prag gezi notlarıyla karşınızdayız.
Prag o kadar güzel ki Adolf Hitler bile şehrin güzelliğinden çok etkilenmiş ve şehri işgal edeceği zaman bombalamaya kıyamamış.
Prag sokaklarında yürümek bir masalın içinde olmak gibi. Hele o dolaşırken buram buram kokan tredelniği… Şehrin sokaklarını adeta ezberlediğimiz doya doya 5 gün geçirdiğimiz deneyimlerimizi şimdi size aktarıyoruz.
PRAG HAVALİMANINDAN MERKEZE ULAŞIM
Prag Havalimanının adı Vaclav Havel Havalimanı. Uçaktan inince Terminal 2(Exit D)’den yürüyüp havalimanın önünde bulunan otobüs duraklarından 59 numaralı otobüse binep son durak olan Nadrazi Veleslavin’de inin. Buradan A metrosuna geçin. Metro girişini otobüsten inince göreceksiniz. E7 girişinden girin Depo Hotziavr yönüne binip merkeze ulaşabilirsiniz. Vaclav Meydanına gidecekseniz Muzeum durağında inmelisiniz. Toplam seyahat süresi 45 dakika.
Bileti havalimanından çıkmadan biletmatiklerden alabilirsiniz. Tek binişlik bilet 90 dakika geçerli ve fiyatı 40 Çek Korunası.(1 Türk Lirası 0,68 Çek Korunası Ocak 2025) 24 saatlik bilet 120 Çek Korunası, 72 saatlik 330 Çek Korunası. Biz 72 saatlik bilet aldık. 3 gün için 487 TL çok uygun geldi bize. Kış mevsimi gittiğimiz ve hava soğuk olduğu için tramvaya binmek kurtarıcı oldu. Biletler Prag’ın tüm bölgelerinde ve tüm toplu taşıma araçlarında geçerli. Çocuklar için toplu taşıma 14 yaşına kadar ücretsiz.
Otelimiz(Perla Hotel) Mustek Metro durağına yakındı. Her yere yürüyerek çok rahat ulaştık. Çok temiz, sıcak ve oda kahvaltıydı. Kahvaltısı da oldukça yeterliydi.
PRAG’DA GEZİLECEK YERLER
STARE MESTO BÖLGESİ
-
Astronomik Saat
2. Eski Belediye Binası
3.Tyn Kilisesi
3. Aziz Nicolas Kilisesi(girişi ücretsiz)
4. Prag Ulusal Galerisi Golz-Kinsksy Sarayı
5. Jan Hus Heykeli
6. Karl Köprüsü
7. Eski Şehir Köprüsü Kulesi
8. Klementinum(Cizvitlerden kalma bir kütüphane ve bahçesinde duvarda oturan küçük kız heykeli var.)
9. Prag Belediye Kütüphanesi(girişi ücretsiz içinde sonsuzluk kütüphanesi var ama bu kütüphaneye girmek için çok sıra beklemek gerekiyor. Sabırlıysanız bekleyip bir iki fotoğraf çektirebilirsiniz.
10. Tarihi Yahudi Mahallesi( Birçok sinagogun olduğu bir mahalle. Evler daha gösterişli ve lüks marka mağazaların bulunduğu Rue De Paris Caddesi de bu mahallede)
11. Rue de Paris
12. İspanyol Sinagogu( Bahçesinde başsız bir heykelin sırtında Franz Kafka heykeli var.)
13. Klause Sinagogu
14. Pinkas Sinagogu
15. Maiselova Sinagogu
16. Barut Kalesi(Prasna Brana) Şehrin giriş kapısı ve taç giyme törenlerinden sonra kral buradan yürürmüş.
17. Clam Gallas Sarayı
18. David Cerny’nin Asılı Duran Adam Heykeli( David Cerny’nin modern sanat anlayışı Prag’a bambaşka bir hava katmış. Bir anda sokakta yürürken çatılardan sarkan adam( Sigmund Freud) ve kadın heykelleri, ya da binalarda kanat çırpan mor kelebek uçakları, yüzü her yöne dönen metalik bir Kafka büstü ya da bir bahçede emekleyen kocaman yüzsüz bebekleri görebilirsiniz. Sanatı kapalı mekanlarda değil sokaklarda görülen bir sanatçı.)
19. Siyahi Meryem Ananın Evi(Çek kübizmiyle yapılmış bir binadır içinde kübik eserlerin olduğu bir müze var.)
21. Rudolfinum( Nehir kıyısında bulunan içinde tiyatro oyunları sergilenen bina.)
NARODNİ VE VACLAV MEYDANI
1. Vaclav(Wenceslas) Meydanı
2. Narodni Muzeum(Ulusal Müze)
3. David Cerny Dönen Franz Kafka Kafası
4. Palace Lucerna(Tarihi sinema salonu. Binanın girişinde çatıdan asılı ölü ters bir ata binmiş asker var heykeli var. Bu eser de David Cerny’e ait.)
5. Narodni Caddesi.(Buraya Prag’ın İstiklali diyebiliriz. Alışveriş için avm, dükkan, cafe ve restoranlar burada bulunuyor.)
6. Dans Eden Ev
7. Aziz Kiril ve Methodios Katedrali( Nazi direnişinin bir sembolü haline gelmiş bir kilise burası. Üzerinde hala kurşun izleri var. Ve bu direnişi anlatmak için ücretsiz bir müze açmışlar. Antropoid filmini izleyip gidince her şey çok daha anlamlı oluyor. Kesinlikle gitmenizi tavsiye ederiz. )
8. Ulusal Tiyatro Binası (Narodni Divadlo)
11. Lejyonerler Köprüsü
12. Şemsiyeli Asılı Adam
KALE BÖLGESİ
1. Aziz Vitus Katedrali(Görkemli bir gotik yapı, dışındaki mozaikler oldukça etkileyici)
2. Eski Kraliyet Sarayı
3. Aziz George Bazilikası
4. Golden Lane( Girişi ücretli olan bu yolda saray çalışanlarının evleri bulunuyor. Franz Kafka’da kardeşiyle 22 nolu evde yaşamış.)
5. Kraliyet Bahçeleri
6. Eski Kale Merdivenleri
7. Lobkowicz Sarayı
8. Strahov Manastırı
9. Nerudova Sokağı (Kraliyet Sarayı’nın çıkışından çıkıp inilen bir sokak. Evleri ve Arnavut kaldırımlarıyla çok tatlı.)
MALA STRANA
1. Franz Kafka Müzesi
2. Kampa Müzesi
3. Lennon Duvarı
4. Küçük Şehir Köprü Kulesi
5. Gremlinli Su Değirmeni
6. Prag’ın En Dar Sokağı
7. Aziz Nicolas Kilisesi
8. Manes Köprüsü
9. Kuğulu Köşe
10. Petrin Tepesi
PRAG 1.GÜN
Gittiğimiz günün çoğu yolculukta geçtiği için gezimize yemek yiyerek başladık. Lokal Dlouhaaa’da Çek restoranında rezervasyonumuz vardı. Müzik olmadığı için insan seslerinden oluşan bir uğultu hakimdi mekanda. Yemek olarak iki çorba, gulaş, kızarmış edam peyniri sipariş verdik. Çorbalar çok lezzetliydi ama gulaşın eti sertti. Bildiğimiz gulaş ile hiç benzer yanı yoktu. Gulaşı en iyi yapan Macarlar bunu böyle kabul etmemiz lazım. Çeklerin yaptığı hem lezzet hem içerik açısından kesinlikle gulaş değil bunu birkaç bilinmiş restoranda daha tecrübe ettik. Çekler yemeklerinin yanında buharda pişirilmiş ekmekler dilimleyerek koyuyorlar. Yumaşak bir ekmek. Yemeğin tüm suyunu ve sosunu çekiyor. Ekmek banmayı seven bizler için çok güzel bir hizmet. Kızarmış edam peynirinin yanında haşlanmış patates vardı getirdikleri sosla birleştirince lezzetli oldu.
Restoranın yerel biraları ise çok lezzetli sadece gidip restoran girişindeki bistrolarda bira da içilebilir. Buradan çıktıktan sonra Vltava nehri kıyısında bulunan Nazım Hikmet’in en çok vakit geçirdiği Cafe Slavia’ya ya gittik.
Kim bilir ne şiirler yazmıştır dedik onu andık. Bu cafede yazdığı şiirlerden birini okuduk.
Slavya kahvesinde oturan dostum Tavfer’le,
Vıltava suyuna karşı oturup,
tatlı tatlı yarenliği severim
hele sabahları hele baharda.
Hele sabahları hele baharda
Konuşurken dalar dalar gideriz
Bir yitirir bir buluruz birbirimizi.
Hele sabahları hele baharda.
Pırağ şehri yaldızlı bir dumandır
Ve kızıl, kocaman bir elma gibi.
Nezval geçer taze çıkmış kabrinden
param parça yüreği de elinde
ve Orhan Veli’yle karşılaşırlar
Urumeli Hisarından gelir o
ve telli kavağa benzer Orhanım
Yüreciği delik deşik onun da.
Biz de aynı loncadanız biliriz Tavfer
zanaatların en kanlısı şairlik
sırların sırrını öğrenmek için
yüreğini yiyeceksin, yedireceksin.
Pırağ şehri yaldızlı bir dumandır
Vıltava suyunun köpüklerine
martı kuşlarıyla gelir İstanbul…
Lejyonerler köprüsüne gidelim Tavfer
martı kuşlarına ekmek verelim.
Nazım Hikmet RAN
Sonra kapının girişinde bulunan fotoğrafına bakıp duygulandık.
Buraya Nazım Hikmet dışında da bir çok şair gitmiş ve hepsinin fotoğraflarını çerçeveleyip asmışlar. Mekana Nazım’ı hissetmek için gelen bir çok Türk vardı. Ayrıca fiyat olarak diğer cafelere göre daha pahalıydı. Neredeyse Local Dlouhaaa yemek için verdiğimiz ücret kadar buraya da verdik. İki kahve, bir strudel ve bir şişe musluk suyu(su istedik musluk suyu getirdiler ve 90 koruna aldılar) yaklaşık 800 Koruna tuttu.
Prag ile ilgili bir şey daha eklemek istiyoruz. Burada garsonlar sizden mutlaka tip talep ediyorlar. Kesilen fatura tipsiz fatura oluyor. Sonra size ödeme yaparken % kaçlık tip ödemek istersiniz diye soruyorlar. Genelde herkes %10 tip ödüyor. Biz de öyle yaptık.
Prag’da olduğumuzu hissetmek için eski kent meydanına gittik ve çok şanslıydık saat başı çalan Astronomik Saatin gösterisi başlıyordu. Buz gibi havaya rağmen birçok turist telefon ellerinde bu gösteriyi bekliyordu. Vee iskelet ipi çekip çanı çalmaya başladı, kuledeki iki cam açıldı ve sırayla havariler geçmeye başladı. İskelet akan giden zamanın bizi ölüme götürdüğünü anlatıyordu sanki. Jan Hus heykeleninin merkezde bulunduğu meydanda Tyn Kilesi’sinin gotik kuleleri etrafındaki binalarla zıtlık oluşturarak gece karanlığında ışıl ışıl parlıyordu.
Meydanda bulunan Eski Belediye Binası, Aziz Nikolas Kilisesini de inceledikten sonra gündüz bir daha gelmeliyiz dedik. İçimiz ısınsın diye meydanın kenarında bulunan küçük büfelerden sıcak şarabımızı aldık. Etraftaki restoran ve cafelerde sıcak şarap 129 Koruna iken burada 80 Koruna idi. Günümüzü noktalayıp otelimize döndük. Narodni’de bulunan saat 24:00’e kadar açık Tesco Hipermarketi de keşfettik. Prag’da musluktan su içilebilir. Yine de ne olur ne olmaz diye buradan su ve atıştırmalıklar aldık. Çeşitlilik açısından çok zengin bir market. Uygun fiyata bolca çikolata alabilir, pastane bölümünden taze hamur işleri ve paketli büyük porsiyon salatalar bulabilirsiniz. Bir diğer uygun marketi ise Albert. Prag’da ünlü olan gofreti de en uyguna buradan alabilirsiniz. (Tesco’da 99 Koruna burada ise 79 Koruna)
PRAG 2.GÜNÜMÜZ
Havanın -4 ve sisli olduğu bir günde kale bölgesini gezdik. Neyse ki toplu taşıma biletimiz vardı. Prag’da yürüme ve toplu taşımayla bir yere ulaşmak neredeyse aynı süre. Prag Kalesi’ne ulaşmak için tramvaydan indikten sonra eski kale merdivenlerini kullandık. Yatay bir merdiven olduğu için hiç yormadı. Merdivenler bittikten sonra seyir terasından Prag’ı izledik ama puslu bir havada pek net değildi. Ardından karşımıza görkemli Aziz Vitus Katedrali çıktı. Bu katedral o kadar tanıdıktı ki. Budapeşte’de Buda Kalesi’nin içinde bulunan Aziz Matias Katedrali ile kardeş gibilerdi. Çekya yıllar önce Avusturya-Macaristan İmparatorluğu toprağı olduğu için benzer bir mimariye ve eserlere sahip. Prag’taki binalar eğer Budapeşte’ye gittiyseniz size çok tanıdık gelecek. Aziz George Bazilikası, Lubkowicz Sarayını ve Eski Kraliyet Sarayını gördükten sonra Nerudova Sokağı boyunca yürüdük. Fotoğraf çekmek için çok güzel bir sokak tavsiye ederiz.
Caddede çok güzel hediyelik satan dükkanlar var inceleyebilirsiniz. Emaye fincanlar, tencereler ve kaseler alabilirsiniz. Prag’ın kale bölgesi tarafında dükkanlar daha uygun.
Tredelniği de burada Tridlo’da denedik. Hamuru gayet pişkin ve lezzetliydi. Prag eski kent meydanı tarafında da denedik ama bu kadar lezzetli değildi. Tredelnikle enerji toplamışken Franz Kafka Müzesine gittik. Bahçesinde David Cerny’nin eseri bulunuyor. Eserinde 2 kişi Çekya haritasına işiyor. Cerny bu eserinde bir şeyleri zar zor elde eden Çekleri anlatmış. Yanında bulunan modern sanat müzesi Kampa Müzesine gidebilirsiniz. Müzenin bahçesinde David Cerny’nin yüzü olmayan emekleyen dev bebek heykelleri var. Buradan ayrılıp Prag’ın en dar sokağını görmek istedik ama maalesef kapalıydı. Biz de Lennon Duvarına gittik. Birkaç bir şey de biz yazdık.
Kuğulu köşeye geçip kuğu, ördek ve kunduzlarla fotoğraf çektirdik. Bisküviye çok alışmışlar bu yüzden insanlardan hiç korkmuyorlar. Hayatımızda ilk kez kunduz görmüş olduk biz de. Kuğulu köşedeki moladan sonra Petrin Tepesine gittik ama tepeye çıkan teleferik çalışmıyordu. Yokuş ve uzun olan yolu yürümekten vazgeçtik parklarda biraz oyalandık, oğlumuz oynadı ve bol bol koştu.
Yoğun gün bizi bolca acıktırmıştı. Yemeği de daha önceden rezervasyon yaptırdığımız U Glaubicu’da yedik. Çek mutfağının en lezzetli yemeklerini burada yedik diyebiliriz. Kızarmış ördek, Svickova(soslu biftek) ve iki çorba aldık. Gayet lezzetliydi. Mekan eski bir bina birçok odadan oluşan bölümleri var ve tıklım tıklım. Garsonları gayet nazik, fiyatları ise makul. Biraları kesinlikle çok lezzetli.
Yemekten sonra Karl köprüsünden yürüyerek karşıya geçtik. Bu köprü üzerinde bulunan heykellerle gece gündüz ayrı güzel görünüyor. Her heykel öbeğinde başka bir mesaj var. Mesela birinde Papa’ya Osmanlıya karşı birleşilmesi ve toprakların savunulması mesajı veriliyor.
Karl köprüsü Gotik bir kuleyle başlıyor ve gotik bir kuleyle son buluyor. Üzerinde harika bir Vltava manzarası var. Sokak sanatçıları bolca müzik yapıyor. Gezimizi burada sonlandırıp Statni Opera’da olan Romoe & Juliet balesini izlemeye geçiyoruz.
Gezdiğimiz ülkelerde en çok Opera binalarına hayran olmuşuzdur. Oğlumuz küçük olduğu ve bu etkinliklerde sıkılacağını düşündüğümüz için hiçbir etkinliğe bilet alamıyorduk. Yazın oğlumuzu birkaç baleye götürdükten sonra artık şeytanın bacağını kıralım ve şu şahane opera binaların birinde bir etkinliğe katılalım dedik. Narodni Divadlo’nun sitesinden biletimizi aldık. Narodni Divadlo Ulusal tiyatro binası.(bu bina Narodni bölgesinde yer alıyor.) Etkinliklerin türüne göre gösteriler 4 ayrı binada yapılıyor. Aldığımız bale Statni Opera’da yapıldı. Şahane bir salondu. Heyecanla şık insanların(Paltolarının altında şık elbiseleri ve düz ayakkabıyla gelip vestiyerin önünde topuklu ayakkabılarını ayaklarına geçirip salona geçiyorlar.) arasında yerimizi bulduk. Dansçıların performansı şahaneydi. Gözlerimizi kırpmadan izledik. Orkestra müzikleri şahane çalıyordu. Toplamda 2 ara verildi ve her arada seyirciler fuaye alanına gidip birkaç kadeh bir şey içiyorlar ya da atıştırmalıklar alıyorlardı. Biz de bir proseccomuzu alıp katıldık tabi ki onlara. Harika bir geceydi bizim için. Bir daha ki sefere Viyana Opera Binasında yılbaşı konserini izleyeceğiz ve bizi 1 Ocak sabahı TRT 2’den izleyecekler diye manifestimizi yaptık.
PRAG GEZİMİZ 3.GÜN
Yurtdışındaki outlet avmleri gerçekten çok ucuz diye hep duyar ve okurduk. Haydi bu bilgi gerçek mi diye Prag Fashion Arena’ya gitmeye karar verdik. Şehrin dış bölgesinde bulunan avmye yaklaşık 45 dakika süren bir yolculuktan sonra vardık. ( Narodni Trida durağından 22 nolu tramvayın Na Grosi durağında inip 182 nolu otobüse binip Zamenhofava durağında inip 3 dk yürüdük. Dönüşte ise avmnin içinden kalkan otobüse bindik Depo Hostivar durağından A metrosunda inip metroya binip merkeze ulaştık.)
Bu avm U şeklinde yapılmış tek katlı açık bir avm. Lüks mağazalardan spor mağazalarına kadar hepsi mevcut. Oğlumuza Adidastan eşime ise Skechers’tan spor ayakkabı aldık ikisine toplamda 3100 TL ödedik. Bu fiyat Türkiye’de en az 3 katı olurdu. Lüks ürün satan bir mağaza bulduk. Burada parfüm, krem ve çikolata çeşitleri satılıyor. Gerçekten fiyatlar market ve Duty Free’ye göre uygun. Mesala Ferro Rocher 24lü çikolatayı biz 219 Korunaya aldık. Uğramanızı öneririm. Yemek yemek için bir bölüm var. Yemeğinizi burada yiyebilirsiniz. Çok restoran yok. Biz uzak doğu açık büfe bir restoran tercih ettik gayet lezzetliydi yiyecekler.
Günün kapanışını Vaclav Meydanında oğlumuz meydandaki buz pistinde bol bol kayarak biz de alışveriş yaparak geçirdik.
Tax Free Nasıl Yapılır?
2000 koruna ve üstünde alışveriş yaptığınız zaman tax free yapabiliyorsunuz. Tax free yapmak istediğini kasiyere söylüyorsunuz. Kasiyer size belgeleri düzenliyor. Biz alışverişi Vaclav Meydanında yaptığımız için ardından yine meydanda bulunan Van Graaf Mağazasının 3. Katındaki Global Blue masasına düzenlenen evrakla başvurup evrakları damgalattık. Size ülkeden ne zaman ayrılacağınızı soruyorlar. Eğer nakit ödeme istiyorsanız havalimanındaki Global Blue müşteri hizmetleri masasından paranızı alabiliyorsunuz. Havalimanında uğraşmayım diyorsanız kartınıza iadeyi 3 günde yapıyorlar. Sadece size verdikleri evrakı Global Blue posta kutusuna atmanızı istiyorlar. Paramız 3 gün içinde kartımıza yatırıldı. Evrakları Stuttgart’tan döndüğümüz için Stuttgart Havalimanı 4. Terminalinde bulunan büfedeki posta kutusuna attık. Avm’lerde Global Blue deski bulunuyor. Rahatça tax free işlemlerini yapabilirsiniz.
PRAG GEZİMİZ 4. GÜN
Bir şehirde ilk kez bu kadar uzun kaldık ve gezmeler doyamadık. Hava da ısınmaya başlayınca şehir güzelleştikçe güzelleşti gözümüzde. Bugünümüzü gezmeyi ihmal ettiğimiz ve hep gece gördüğümüz eski şehir bölgesine ayırdık. Önce gittik gündüz gözüyle Astronomik Saati tekrar gördük. Ardından ücretsiz gezilebilen Aziz Nicolas Kilisesini gezdik.
Klementum’a geçip iç bahçesinde bulunan küçük kız heykelini gördük. Buradan çıkıp Prag Belediye Kütüphanesine gittik. Bu kütüphanenin içinde ayna kullanarak yapılmış sonsuzluk kütüphanesi var o kadar çok sıra vardı ki önünde maalesef sabrımız tükendi ve biz burayı gezmekten vazgeçtik. Daha sonra Yahudi mahallesine geçtik. Bu mahalle birçok sinagog var ve muhitte bulunan binalar daha gösterişli. Lüks mağazaların bulunduğu Paris Caddesi’de burada yer alıyor. Bu cadde boyunca yürürken yol kenarına park etmiş lüks araçları da görebilirsiniz. Mahallede bulunan sinagogları dolaştık. İspanyol Sinagogunun bahçesinde başsız bir adamın omuzlarında taşıdığı Franz Kafka heykeli var. Franz Kafka her yerde her an karşınıza çıkabilir. Yahudi Mahallesinden ayrılıp David Cerny’in Freud'u temsil eden asılı adam heykelini, Çek kübizminin temsilcisi kabul edilen Siyahi Meryem Ana Evini görüp Vltava nehri kıyısında bulunan Rudolfinum’a gittik. Burası bir tiyatro binası oyunları izleyebilirsiniz.
Akşam yemeğimizi rezervasyon yaptırdığımız Narodni Muzeum tarafında bulunan Husinec’te yedik. Burası ördek ve kaz ürünleri yapıyor.
Çorba olarak gulaş aldık ve tabi yine hayal kırıklığı belki Macar gulaşı yemeyen birisi beğenebilir ama bizim damağımız yine Macar gulaşı aradı. Üstelik bu gulaş kıymayla yapılmıştı. Ördeği gerçekten lezzetliydi. Biraları da güzeldi. Çekler bira konusunda çok iyiler.
PRAG GEZİMİZ 5.GÜN
Prag’taki son günümüzü gezmeyi unuttuğumuz ve tekrar görmek istediğimiz yerlere ayırarak geçirdik. Önce Narodni Caddesinin ara sokağında bulunan David Cerny’nin yaptığı saat başı dönen metalden yapılmış Franz Kafka heykelini görmeye gittik. Kafka sırayla her yöne bakıyor. Ardından tüm parçalar bambaşka yönlere dönerek karmaşık bir hal alıyor. Kafka’nın ruh durumu ancak böyle anlatılabilirdi. Buradan ayrılıp tarihi sinema salonu olan Palace Lucerna’ya geçtik. Burada kapıdan girer girmez bizi David Cerny’nin başka bir eseri karşıladı. Tavandan ayaklarıyla asılmış ters duran ölü bir atın üzerinde oturan bir asker var. Cerny burada ülkeyi yönetenleri yönetme yöntemlerini eleştiriyor. Cerny’nin bu eserini gördükten sonra şemsiyeli adam ve kadın heykellerini görüp bizi izlediğimiz filmden ötürü derinden etkileyen Aziz Kiril ve Methodios Katedraline gittik.
Bu katedral Nazi direnişinin bir sembolü Çekler için. Naziler Çekya’yı işgal ettikten sonra. Vatansever Çekler üst düzey Nazi sorumlusuna suikast düzenliyorlar ve daha sonra bu katedralde saklanıyorlar. Ama ne yazık ki katedralde uzunca süre kendilerini savunmalarına karşın ölü olarak Naziler tarafından ele geçiriliyorlar. Çekler kahramanlarını hiç unutmuyor ve bu katedralin mahzenini müze haline getirip herkese bu direnişi anlatıyor. Katedralin tüm bölümleri ücretsiz. Eğer filmi merak ederseniz adı Anthropoid başrollerinde Cillian Murphy ve Jamie Dornan var. Prag’a gelmeden izlemenizi öneririz.
Katedralden ayrılıp Prag’ın mimarisinin tam zıttı olan ama aynı zamanda şehre renk katan dans eden evi görmeye gittik. Biz de dans eden bina gibi pozumuzu verip fotoğraf çektirdik.
Günümüzün geri kalanını alışverişe ve tekrar görmek istediğimiz noktaları görmeye ayırdık.
PRAG’TAN NE ALINIR?
1. Prag’dan dönerken mutlaka Çek gofreti almayı unutmayın. Bizim kağıt helvaya benziyor ama daha lezzetlisi. Tesco ve Albert marketlerinde bulabilirsiniz. Albert markette daha uygun.
2. Çek jagermeisteri(karışık bitki likörü) Becherovka alabilirsiniz. Açık renkli, tarçın baskın kokulu bir jagermeister mi tabi hayır. Ama denenebilir.
3. Tüm hediye dükkanlarında göreceğiniz emaye kupalar, tencereler ve tabaklar, Kafka resimli kalemler, tshirtler alabilirsiniz.
4. Özellikle Tesco’dan uygun fiyatlı bolca çikolata alabilirsiniz. (Merci, Mozart Kugeln, likörlü trüfler)
YAPMADAN DÖNME!
-
Mutlaka Cafe Slavia’da otur ve Nazım Hikmet’i an.
-
Çek yemekleri svickova(soslu biftek), pecana kachna(kızarmış ördek), smarzeny syr(kızarmış edam peyniri) ve kulajda(patates çorbası) yı tat. Önerdiğimiz restoranları deneyebilirsiniz. Puanları yüksek olduğu için seçildi ve bu restoranlar rezervasyon isteyen makul fiyatlı restoranlardır.
-
Tredelnik ye.
-
Prag sokaklarında gece gündüz sürekli dolaş ve şehri hisset. Karl köprüsünden defalarca geç.
-
Yerel biralarını mutlaka dene.
Tecrübelerimizin yolunuza ışık olması dileğiyle... Euronuz bol olsun. Hayat kısa gezecek yer çok.:)



































































